GELECEĞİN MESLEKLERİ

Bundan 10 sene önce “Uygulama Geliştiriciliği” ya da “sosyal medya yöneticiliği” diye bir meslek var mıydı? Peki ya on sene sonrası için yeni doğacak milyonlarca yeni meslek olduğunu söylesek? İşte tam olarak bu noktada “hibrit” meslekler ve yetkinlikler devreye girecek.

Peki nedir bu hibritleşme?

Hibritleşme hibrit kelimesinden geliyor ve  sözlük anlamı “melez, iki farklı güç kaynağını bir arada bulunduran olarak geçiyor”. İşte buradaki güç kaynaklarındaki farklılıktan kastımız da tam olarak teknik olan ve teknik olmayan (Soft skills-yumuşak yetenekler) yetkinliklerimizin bir arada bulunması.

Peki bu durumda hangi yetkinlikleri ne oranda gözetmeliyiz ya da uyum sağlamamız gereken nokta neresi?

Öncelikle dijital teknolojileri ve ekipmanlar üzerine olan yeteneklerimizi geliştirmeliyiz. Hepimiz makineler tarafından böylesine kuşatıldıysak yeni bir sistemi öğrenme, konfigürasyon yönetme ve özelleştirme ve hatta gerekirse de kodlama gibi yeteneklerimiz bu noktada çok önem kazanıyor. İhtiyaçlarımıza göre nasıl bir sistemi özelleştirme ya da bir makroyu geliştirileceği düşüncesi sizi paniğe sürüklemesin: Çünkü onlar her şeyden önce sizin değerleriniz. Biraz daha spesifik olacak olursak SQL Bilen ve bilmeyen pazarlamacıları ele alalım. %41’lik bir farkla bilenler bilmeyenlere göre daha çok kazanıyor!

Diğer bir nokta ise analitik ve veri gibi terimlerden uzak kalmayın. Veri analitiği -yorumlanması, görselleştirmesi ve iletişimi de dahil- belki de tüm bu yetenekler içinde en önemlisi olarak yorumlayabiliriz! Yüksek gelirli meslek gruplarındaki herkes (müşteri servis müdürü, sağlık sektörü danışmanı, satış uzmanı vb. dahil ) veri ve analitiği ile “kendi meslek gruplarında kolaylaştırıcı” bir işlevinin olması bekleniyor.

Üçüncü bir nokta ise iş ve yönetimin temellerini anlamış olmanız kritik bir nokta. Bilgi teknolojileri meslek gruplarından her 3 işten biri şu anda iş ve yönetim konusunda yeni yetkinlikler gerektiriyor. Mühendislik pozisyonlarının %57’lik gibi bir diliminde ise iş ve liderlik yetenekleri beklenen yetkinlikler arasına girmiş durumda. Hatta, tüm genele bakacak olursak süreç ve iş yönetimi deneyimi içeren meslek grubunda bahsettiğimiz yetkinlikleri olanlar olmayanlardan ortalama olarak %19 daha fazla kazanıyor. Ve Proje Yönetimi deneyimi olan çalışanlarda ise bu rakam %21’lik bir farkla karşımıza çıkıyor.

Son olarak ise bir tasarımcı ya da yaratıcı gibi düşünmeniz kesinlikle sizden beklenen bir diğer yetkinlik. IT meslek gruplarının yarısından fazlasından (%54 gibi bir orandan bahsediyoruz) dijital tasarım ile ilgili belirli konularda bilgi sahibi olmaları bekleniyor.

Teknoloji grubundaki mesleklerin %25’lik bir gruptan fazlası tasarımda olduğu gibi – IT dışındaki 815 bin kadar meslekte de iş analizinden finansa ve üretime kadar birçok bilgi alanını kapsıyor. Ayrıca kullanıcı ara yüzü ya da diğer tasarım konularında her yıl yaklaşık %35’lik bir büyüme var. Her ne kadar robotlar vb. bir çok şey makineleşse, karar mekanizmasında ve hatta veri analizi noktasında birçok alanda söz sahibi olsa da , günlük hayatımızda kullanabileceğimiz sistemler, platformlar ve kullanıcı deneyimleri tasarlayan bireylere ihtiyaç duyuyoruz.

 Bu noktada hem çalışan hem de işveren olarak “sürekli öğrenme” iş çevremizin ayrılmaz bir parçası olmalı. Böylece kendi yöntemlerimizle “hibritleşme”  şansımızı arttırmalıyız.

Yani diğer bir deyişle hiç olmadığımız kadar “Rönesans İnsanı*” olmalıyız. Da Vinci’nin öncülük ettiği bu fikir ise birçok konuyu konuda geniş kapsamda bilgi edinmemizi içeriyor. Dijital dünyada hayatta kalabilmemizin tek yolu Da Vinci gibi davranmak olabilir.

*yoğun bilgi edinmiş ya da birden çok alanda uzman olan günümüz insanı

KAYNAK:BurningGlass

Çeviren: Dilan KÖSE

Eğitim takvimimize buradan ulaşabilirsiniz.

Bu gönderiyi paylaş